oyunlar oyunlar oyunlar ve yalanlar sevilen insancıklar ve
seven insanlar hatay hep bi oyunun tekrarı aslında ümitsizlik bağları kopmuş
dünya üzerinde hep sevilen bi topluluk var aslında çok büyük onlar nasıl
becerdiklerini bilmiyorum ama hep seviliyorlar bunun mantıklı bir acıklaması
var mı bence yok ama bi tahmin yürütmek gerekirse işin içine oyun giriyor ve
bunu ustalıkla yapıyorlar sanki bir günbatımı kadar etkileyici bir görsel
sunuyorlar bence bunun sebebi bu olması lazım ya sevenlerin içinde bulundukları
pasaj ona ne demeli o pasajda sadece kukla olmaya işleri bitince bir kenara
atılmalarına asıl iş burada kısa ama gerçek bi öykü var aslında bu konu ile
ilgili ''uzun ama bence okuyun''
kadınlar, sevgili olmayan/olmayacak erkekleri diğer kadınlar
ile anlaşamıyorum kisvesi altında hayatlarına sokarlar. gariban erkek,
hayatlarına girer. girmemesi güçtür. altını çizerek, tekrar ama tekrar
söyleyebileceğim bir şeyi yazıyorum; erkekler kadınlardan daha duygusaldır.
kadınlar kedi sevmeyi, battaniye altında üşümeyi, soğuk havada cam kenarında
kahve içmeyi, sevdikleri için ağlamayı duygusallık sayarlar, zannederler. bu
yaptıkları sadece samimiyetsiz bir klişeler görüntüsüdür. erkek daha çok
hisseder, daha çok acı çeker, daha büyük ve yüce sever, ayrıldığında daha zor
unutur. dağı delen şirin değil ferhat'tır. çölleri aşan leyla değil mecnun'dur.
şirin ve leyla o esnada saraydaki odalarında beklemektedirler. olay bundan
ibaret, bir erkeğin sevdiği için yapmayacağı şey yok. kadınlar böyle değil,
zoru görünce kaçar gider çoğu. istisnaları ile tanıştım. hepsi evli/erkek
arkadaşları var. adamlar bu kızları 15-16 yaşından affedersiniz ama kapmışlar.
10 yıldır da ayrılmamışlar. niye ayrılsınlar ki?
konuya tekrar dönüyorum. kadınlar bu adamları hayatlarına
soktuklarında ne düşünür hisseder bilmiyorum. ancak varsayımlarla yola
çıkabilirim. ama bu adamlara bu kadınlar içlerini döker. içlerini dökmekten de
öte saatlerce kendi hayatları ile ilgili gereksiz ayrıntıları anlatırlar.
"ya ben kolyemi kaybetmişim" "çanta almam lazım"
"italyan erkekleri çok yakışıklı ya" vs vs gibi bir erkeğin hiç
ilgisini çekmeyecek, çekmeyen şeyleri anlatırlar. kadınlarla aralarında bu
konuşmaları pek yapamazlar. çünkü kadınların bazı özellikleri prototiptir.
hangi kadına sorsanız "ben farklıyım, bu camiaya ait değilim" der ama
hepsinin, özellikle türkiye'de, hepsinin ortak özelliği dengesizlik'tir.
dengesiz olmayan bir kadınla henüz daha karşılaşmadım. kendine dürüst olan
kadınlar bunu kendilerine de itiraf ediyorlar, size de. "evet dengesizim"
diyorlar. çirkin olanları(karakter olarak, fiziksellik tamamen giri dışı) suçu
yine sözde duygusallık, hormonlar ve pms dönemlerine atıyor. iyi de norveçli
kızımız da pms oluyor? onda hormon yok mu? ya meksikalı? o da her ay
yumurtalarını atıyor? senin fizyolojik olarak farkın ne ki?(ekstrem durumlar
olabilir, konu dışı)
neyse efendim, bu kadınlar hayatlarındaki her şeyi erkeklere
anlatıp anlatıp mutlu olurlar. paylaştıklarını zannederler. aslında
hissettikleri içlerindeki her şeyi kusup, yalnız kaldıklarını düşünerek birine
tutunma ihtiyacıdır. erkek bunları dinlemek istemez ama yine de katlanır. kadın
hayatını o kadar çok erkeğe kusar ki, erkek bir noktadan sonra kadının
hayatının bir parçası olduğunu hisseder. istemsizce kendisine karşı duygular
beslendiğini düşünmeye başlar. her erkek düşünür, ben de düşündüm arkadaşlarım
da. bir kadın her sabah kalkar kalkmaz size günaydın diyorsa, gece yatana kadar
en fazla 20 dakika aralıklarla sizinle konuşuyorsa, akşam en son size iyi
geceler deyip yatağına giriyorsa, sizinle konuşmayı seviyorsa ve bir şeyler
anlatıyorsa her erkek, o kadının kendisine karşı ilgi duyduğunu düşünür. ama
işin aslı böyle değil.
kadınların bu yaptığını zaten erkekler istemiyor ama
kadınlar ısrarla yapıyor. halbuki bunu yapmak için psikolog diye bir kavram
var. 1 saat gidip aşağı yukarı 100 tl bayılıp hiç susmadan, ağzın kuruyana
kadar her şeyi anlatabilirsin. ama kadın bunu istemiyor. o erkeği istiyor.
çünkü o erkeğin ilgisine ihtiyacı var. bunu arzuluyor, buna şiddetle ihtiyaç
duyuyor. ama istediği sadece ilgi. başka bir şey değil. "seninle hep
konuşurum, habire bir şeyler anlatırım. seni hatta özlerim. kimbilir belki bir
gün seni severim ama asla ama asla benden bir şey bekleme!! sevgilin
olmam!!" der kadın. o erkeğin ilgisi önemlidir ama o erkek beyaz atlı
prens kesinlikle değildir. beyaz atlı prenslere hayat anlatılmaz, dertler,
sorunlar, mutluluklar, coşkular anlatılmaz. beyaz atlı prense sadece aşık
olunur. kadın aşık olunca saçmalar zaten.
bu hataya erkekler çok sık düşüyor. bakın yeniden diyorum,
ben de düştüm. 30 yaşındayım ve 31'den gün alıyorum. bunu aydınlatma amacıyla
yazıyorum. aynı zamanda çok yakın bir arkadaşım da bu durumu yaşıyor. yaşadı.
adam geldi bana bir gün dedi ki "abi ben bir kızla günde 10 saatten fazla
konuşuyorum. sürekli bir şeyler paylaşıyoruz. beni rüyalarında gördüğünü
söylüyor, beni özlediğini söylüyor. hatta bana beni sevdiğini bile
söyledi!". "eee, ne güzel işte beraber olun o zaman. tut elini, sarıl
ve takılın" dedim haliyle. adamın bana dediği şu; "abi kız seviyor
ama sevgili olmak istemiyor..". oğlum manyak mısınız siz? nasıl bu konuma
düşürüyorsunuz kendinizi? sonra günde 2 paket sigara içip alkol masalarından
kalkmıyorsunuz. hiç mi anlamıyorsunuz, günde sana 10 saat abuk sabuk şeyleri
anlatan kadına sen değil anlatmak iyi geliyordur. senin yerine put koysalar
kadın o puta da anlatır. köpek koysan ona da anlatır. ama onların vereceği ilgi
senin ilgine eş değil. çünkü sen zamanla seveceksin. onu düşünecek,
arzulayacaksın. folloş hale geleceksin. kadının niye sikinde olsun? ona göre
siz yakın arkadaştınız(!), ama sen duygular beslemeye başlayınca her şeyi
mahvettin. bu kadar basit.
neyse, bu adam gitti 2 hafta sonra aradı beni. adam
gözyaşları içinde. bildiğiniz salya sümük ağlıyor. dedim "ne oldu oğlum
ya. silkelen allah aşkına, kendine gel.." adam içimi parçaladı,
biliyordum. "sevdik, sevildiğimiz söylendi ama canı sıkılıyormuş. hayatına
giren başka şeyler yüzünden ilgi hissettiğini düşünüyormuş. benimle konuşmak
ona çok iyi geliyormuş ama hepsi bu.." e oğlum demedik mi sana? sevmediğim
adam olsa "gerizekalısın siktir git!" derdim, atladım yanına gittim.
içim paramparça oldu yemin ederim çünkü 8 yıl önceki halimi gördüm. adam
bildiğin dağılmış, kültablası dağ olmuş sigara içmekten. eli ayağı titriyor.
gir bi duşa dedim hareket edemiyor, tuttum kendim soktum adamı duşa. üstüne
soğuk suyu bocaladım. kahve yaptım. sabaha kadar konuştuk. habire anlatıyor,
"sevdim, sevdim, sevdim de sevdim.." iyi de kardeşim sevilmemişsin.
sana sadece sevildiğin hissettirilmiş. yani ona daha iyi gelmen için seninle
oyun oynanmış. adama bunu dedim yine ağlamaya başladı.
"bak" dedim. "ben 23 yaşındayken bu dünyadaki
en haysiyetli, en şerefli, en onurlu, en ince insanlaran birisiydim. dürüsttüm,
fedakardım. sevdiğime gitmek için, cebimde para yokken 30 km yol yürüdüm
gecenin 2'sinde. ona hayatımı sundum, önerdim. seninle yaşarım, seninle ölürüm
dedim. önünde engel olmam, yanında yürürüm, elini tutarım tüm engelleri beraber
aşarız dedim." "niye olmadı be abi?" dedi bana. "seninle
aynı cevapları duydum çünkü. ben kimseye acı çektiremezdim. yaralayamazdım.
darbe vuramazdım. ben kadına el kaldıramazdım. hakaret edemezdim. insan
sevdiğine kötü söz söyler mi hiç? ben arkadaştım onun için sadece. o böyle
görmüştü beni. kendi kafasında öyle yaratmış. ben sevmiştim. olmadı. bir
kadınla günde 10 saat konuşuyorsan o ilişkiyi bundan sonra derhal bitir. kadına
kendini tanıt, seni bilsin. daha sonra gereksiz ayrıntılarla boğulma sonra. bir
şey anlatınca 'he' deyip çek git" dedim. doğrusu bu çünkü. erkek adam
sevince çekip gitmesini bilmeli. bu gereksiz ayrıntılarla kendisini boğmamalı.
kadın bir şeyler anlatmak istiyorsa gitsin kız arkadaşlarına anlatsın,
dinlemiyorlarsa günlük tutsun veya psikolog'a gitsin. ama işte, onlarda ilgi
faktörü yok. "kadınlar her zaman can yakmaya devam edecekler. bak sana bir
arkadaşımın sözü ile veda edeyim, en yakın kız arkadaşımdı ama gerçekten
arkadaşımdı. 'kadınlar şeytandır' demişti bana bir gün. tüm kadınların içinde o
şeytanlık vardır. onların planlarını öğrenmen imkansız." dedim. iznimi
istedim.
"şimdi neden böylesin?" diye sordu bana.
"nasılım?" diye cevap verdim.
"hiçbir şeyi siklemiyorsun. umrunda değil, kadınların
hayatına girip mahvedip bırakıyorsun. onlara resmen sadece sikilecek varlıklar
gibi bakıyorsun. neden?" diye sordu. o an önemliydi çünkü onun geleceğini
de etkileyecektim.
"her erkeğin hayatına bir kötü kadın girer. bunlar
genelde bencil, egoist, çıkarcı olurlar. seninkine de girmiş. bundna sonra
değişmek sana kalmış. benim acımadığım, umursamadığım kadınlar bu kötü
kadınlar. ben onları tanıyabiliyorum. hayatıma sokup ağızlarına sıçıp
bırakıyorum, artık param da olduğu için bu işi daha rahat yapıyorum. o kadınlar
ağızlarına sıçıldığında normale dönüyorlar çünkü. bazı kadınların bu dünyada
bir birey olduklarını, prenses olmadıklarını anlamaları için hakarete ve kötü
davranılmaya ihtiyacı var. siz geceleri rahat uyuyun diye yapıyorum bunu. o
kadınlar sizi bulup da canınızı daha fazla yakmasın diye yapıyorum. bundan
sonra sen de böyle ol, adam ol. hayatını çöpe atma."
çıktım arkadşaın evden, nereden baksan 9 yıl falan olmuş o
sevgili olmayan erkek arkadaş konumuna düştüğümden. yıllardır hissetmediğim bir
duyguyu hissettim. göğsüm sıkışıyordu, kalbim acıyordu cidden. erkekler cidden
unutamıyor dedim kendime. eskinin üstüne toprak attık ama bir işe yaramıyor,
hala zombi gibi çıkıyor arada dedim güldüm. arabaya bndim, telefona 7 tane
mesaj gelmiş "canım neredesin?" "ya cevap versene?"
"aşkım bana kızdın mı??" vs vs diye. gittim, yine görevimi yaptım.
ama o 9 yıl önceki kadını unutamıyorum. bana o acılar çektireni. ilkler
unutulmaz ya, bu da öyle. bedduam yok. ama erkeklere de buradan tekrar
seslenmeyi borç bilirim.
yapmayın! bir kadın size hayatı ile ilgili gereksiz
ayrıntıları anlatırsa kaçın. çünkü %99 o kadına aşık olacaksınız ve %99 o kadın
sizi sevmeyecek, siktiri yiyeceksiniz. %1 için aylarınızdan, yıllarınızdan
vazgeçmeyin. bir gün çıkar karşınıza gerçek bir kadın, kadın gibi kadın. sizi
sever, sizinle olmak ister. o zaman da tipine falan bakmayın. sizi gerçekten
sevebilen bir kadın bulursanız kaçırmayın. çünkü sevmek kolay ve rahat olanı,
zira eminsiniz. ama sevilmek çok zor. emin olmak da öyle. olursanız anında
kapın. olasılıklar az, ihtimal düşük, hayat da zor ve gittikçe ilişkiler daha
da yozlaşıp zorlaşıyor ve bu etrafında sevgili olmayan erkek arkadaş
bulundurmak isteyip ego tatmini yapmak isteyen kadınların sayısı hızla artıyor.
kendinizi koruyun. bu tiplerden kollayın''
yani olay bu hepimiz böyle olacagız diye bir durum yok ama
çok değil 2 sene önce bundan daha beterini yaşadım hatta daha daha beterini
rusların deyimi ile oçin oçin beterini o zamanlar yanımda kardeşim dediğim
orusbu çocuğu bile bana siktiri çekmişti ama tek bi adam vardı yanımda oda
zaten kendini biliyor şimdi ise böyle birşey olsa ama olmasın hiç kimseye
olmasın ben kötüyüm desem sevgilisini bırakıp gelecek okulu bırakıp gelecek
ADAM sayısında artış var zaman geçtikçe büyüyoruz çevremizi tanıyoruz ve kız
için içilen biralara siğaraları keyfimizden içiyoruz yani keyf .
diğer olay ise gece yazıları ben geceleri o kadar yazı
yazdım ki ben bile unuttum yazılanları bazen eski dosyaların içlerine bakıpta
hoşuma giden yazıları altına tarih atmasam tanıyamıyorum yani o kadar duygu
yüklü şeyler yazıyorum ki ağladığım yada yazarken ağladığım şeylerde var peki
niye yazıyorum bilmem o kadar şey yazıldıki zamanın da kız için di geneli
bazıları ise söylemek için geç kalınan şeylerdi yani yazdım yazdık yazıyoruz
ama bunları boşa yazdığımız gerçegini hiç kimse bilmez ne o yazıyı yamanıza
neden olan nede bir başkası hepsi sil tuşu kadar yakındır insana silersin yada
arşivlersin o senin bileceğin iş ama kimse anlamıyor ya o yazılanları işte o
koyuyor adama ya yazıcağız yazdıklarımızı bunu yazdıranın götüne sokucaz yada
siktir et amk deyip geçicez ne yapalım derseniz kel ilacı bulsa önce kendi
kafasına sürerdi yani kendinize iyi davranın ha bu arada herkesin bir sevdiği
bir beklediği var ben ise onun adına kitaplar yazıyor neler neler yapıyorum
uzaktan gördüğüde elim ayağıma dolaşıyor mesela kısa zaman önce ona sarıldım ve
o sarılma annda onu içinde bişeyler varmı diye merak ettim ve o anın hiç bitmemesini istedim ama bitti
bende bunları yazdım . .
29 /08/ 2013 saat 20:46